EĞİTİM

EĞİTİM

İşimi Seviyorum

Online başvurmak için tıklayınız İŞİMİ SEVİYORUM
İşinizle barışmaya hazır mısınız?
Bu program; kendi iş yaşamında daha tatmin olmayı isteyen, iş ve çalışmak kavramları ile daha barışık olmayı hedefleyen, bununla birlikte bu yolda ilerlerken kendisine liderlik edecek birine ya da sisteme ihtiyaç duyan kişiler için tasarlanmıştır. Mevcut kariyerini tamamen değiştirmek ya da bulunduğu noktadan daha ileriye taşımak isteyen profesyoneller, iş yaşamındaki üretkenliği ve motivasyonu artırmaya ihtiyaç duyanlar için; iş alanı her ne olursa olsun bu programa katılabilirler.
Programda 4 ana başlık altında; iş yaşamında daha başarılı olmanın yollarını uygulamalı bir şekilde interaktif olarak deneyimleyeceğiz. Bu araçların bazıları günlük yaşantınızda kendi kendinize uygulayabileceğiniz kalıcı yol haritaları olarak size hizmet etmeye devam edecek.
Program bireysel ve kurumsal katılım için uygundur.
Katılımcı sayısı: 20
Süre:  1  tam gün
 
FARKINDALIK: Kişinin iş yaşamında kendine dönük farkında lığının hangi seviyede olduğunu tespit etmek için şu temel soruları sorarak başlayabiliriz.
-Ben iş yaşamında nasıl biriyim?
- Yaptığım iş nasıl biri olduğumla özdeşleşiyor mu?
- Nasıl bir işim olsun isterim?
- Şu anki iş yaşantımdan ne kadar tatminim?
- Kariyerimle ilgili bir hayalim var mı? Olsaydı nasıl olurdu?
- Bundan sonrası için bir planım var mı?
Bu temel sorulara verilen cevaplar kişinin şu anki durumunu ve varsa muhtemel hedefini, dolayısıyla nasıl bir yol izleyeceğimizi tespit etmemizi sağlar. Kişi kendine dönük farkındalık edindikçe, duygu karmaşasının ve atalet hissinin ötesine geçerek daha berrak bir zihinle bakış açısında netlik kazanabilir.
KİMLİK VE DUYGULARI AYIRT ETME: İş yaşamının en büyük tuzaklarından biri kimlik karmaşasıdır. Kişi bir taraftan başarılı olma hissini deneyimlemek ister, diğer taraftan her hangi bir olumsuz durumda ‘yeterince başarılı olmayan’, ‘hata yapan’, ‘yenilen’ tarafta olmaktan egosal bir rahatsızlık duyar. Kendini haksızlığa uğramış, suçlanmış, yetersiz hissedebilen ve buna benzer duyguları ya dışarı yansıtan ya da içselleştiren biri haline gelebilir. Tam da bu noktada iş yaşamına dair profesyonellik olarak adlandırdığımız kelimenin ne ifade ettiğini sorgulamak gerekir. Eğer iş yaşamını bir oyun olarak görseydik, ve biz de ihtiyaç halinde oyuna giren belirli oyuncular olsaydık. Rolümüzü en iyi şekilde oynamak için çaba gösterirken,  amacımız bu oyundan keyif almak olsaydı ve diğer tarafta kendi kimlik, kişilik ya da duygularımızın güvenli bir alanda korunduğunu bilseydik bu nasıl bir şey olurdu?
ETKİLİ İLETİŞİM: İletişim denildiğinde ilk aklımıza gelenin aslında daha çok kendini ifade etmek olduğunu hatırlayacak olursak, filmi biraz geri sarıp kendimizle olan iletişimimiz nasıl sorusunu sorarak başlayabiliriz. Kendimi ne kadar ve nasıl dinliyorum, bedenim, zihnim ve ruhumdan gelen sinyaller aslında bana ne demek istiyor olabilir? Kendimle kurduğum iletişimde ne kadar dürüst, samimi ve yapıcıyım? Dolayısıyla artık ne istediğinin daha farkında biri olarak dış dünyayla kurduğum iletişimde daha iyi olmak için neler mümkün? Belki de sandığım kadar zor değildir?
YARATICI POTANSİYELİ KEŞFETMEK: Her kişinin kendine özgü, parmak izi kadar farklı bir potansiyele sahip olduğu bilgisiyle kendi yaratıcı gücümüzü; yeteneklerimiz, yapmaktan keyif aldığımız, bizi tutkuyla harekete geçiren, doğuştan getirdiğimiz ve besleyebileceğimiz yönlerimizi keşfetmek. Mevcut kariyerimize yansısaydı bu nasıl bir şey olurdu? Her sabah tutkuyla, motive olarak yataktan kalksaydık, çalışırken aynı zamanda kendimizi de besleseydik, nasıl bir iş yaşantımız olurdu? Verdiğimiz emek aynı zamanda kendimize verdiğimiz değer olabilir miydi? Üretmek, yaptığımız her işte kendi imzamızı taşıyan bir coşkuya dönüşseydi, kendini gerçekleştirmenin tatminiyle, nasıl biri olurduk?