Yayınlar

YAYINLAR

MÜŞTERİNİZ NE ÜRETİYOR?

Müşterimiz iPhone 7 mi yoksa hala Nokia 3310 mu Üretiyor?
 
Yazan: B. Tülin Seçen, Erdem Prekiç, www.iccdanismanlik.com.tr 
 
Telekom ve bilişim sektöründen sonra otomotiv sektörü de var oluşundan bu yana en büyük değişimini ve gelişimini yaşamaya başladı. Eski liderlerin pek çoğu ya yok olacak ya da klasikleşerek yerini yeni markalara bırakacak, bu süreci iyi yönetenler ise tıpkı Samsung gibi var olmayı sürdürebilecek. ‘Üretici’ yerine ‘marka’ ifadesini kullanmamız bile değişimin boyutu için bir ipucu niteliğinde. Toyota’nın ABD’de 1980’lerde Ford’a yaptığını, Apple’ın 2007’den itibaren Nokia ve Blackberry’ye yaptığını Tesla ve bugün adını bilmediğimiz diğer otomobil Android’leri bizim de müşterilerimize yapabilir mi?

Nokia ve Blackberry’nin küçülmeye başlamalarından sonra biliyoruz ki tedarikçileri ya yok oldu ya da önemli ölçüde küçülmek durumunda kaldı. Örneğin Blackberry’nin önemli tedarikçilerinden olan ELCOTEQ 2011 yılında iflas etti, Jabil Circuit’in hisse senedi fiyatı son 10 yılda yarı yarıya düştü, Multi-Fineline Electronix’in hisse senedi fiyatı son 10 yılda üçte birine düştü ve davalarla dolu bir süreçle satıldı (bu süre içerisinde de bu şirketlerin faaliyet gösterdiği borsalar yaklaşık %50 oranında yükselme kaydetti). Bu örnekleri Nokia, Kodak ve değişime ayak uyduramayan diğer şirketlerin değişimi öngöremeyip ya da zamanında aksiyon alamayan diğer tedarikçileriyle daha da artırılabilir ki buna bütün bu sayfa yetmeyecektir.
 
Otomobil üreticilerinin bir kısmının teknoloji ve talep değişimi kaynaklı risklerini yönetmek için çeşitli metodolojilerle önlemler aldığını biliyoruz ve bunların etkilerini yeni araç modellerinde yavaş yavaş görmeye başladık. Peki, bu değişimden aslında en çok etkilenecek olan otomobil yan sanayii üreticileri risklerini yönetmek için neler yapıyor? Bu risklerini yönetmek için nasıl bir yöntem izliyor?
Akıllı telefon alanındaki değişim riskini zamanında fark ederek stratejik bir bakış açısıyla yönetenler yeni fırsatların peşinde koşarak bu riskin fırsat tarafını yakaladı ve bu yeni piyasada da güçlenerek kendilerine yer buldular. Doğru müşterilerle zamanında iş birliği oluşturan, üretim teknolojisini onların ihtiyaçlarına uygun üretim yapacak şekle getirenler yeni liderlerle birlikte büyüdü. Bugünkü lider otomotiv üreticileriyle yürüyenlerin yarın ne olacağını bilebilir miyiz? Senaryolar çok çeşitli olduğu için buna tek bir cevap vermek çok zor, ancak bildiğimiz bir şey var; o da şudur ki riskleri doğru, zamanında ve proaktif bir şekilde tespit edip yönetmemiz durumunda onların getirdiği tehditleri de bertaraf edip fırsata çevirebiliriz. Aşağıdaki grafikte gerçekleştirilen bir anket çalışmasında pazar ve tüketici gruplarına göre müşterilerin teknoloji şirketlerinden otomobil alıp alamayacaklarına göre verdikleri cevaplar bulunmakta. Bu da bize teknoloji şirketlerinin bu alanda yapacakları girişimin otomobil sektörünü ne kadar hızlı etkileyeceğini göstermekte. 

Bu riskleri zamanında öngörerek gerekli aksiyonları da erken safhalardan itibaren alabilmek için ne yapılabilir? Günümüzde bunun için izlenebilecek en etkili yol; sürekli olarak güncellenen ve gerçek bilgilere dayanan stratejik plan ile bu stratejiyi hedeflerinden saptırabilecek risklerin zamanında öngörülebilmesi. Bu amaçla şirketlerin uyguladığı en etkili yöntem stratejik planlama aşamasında doğru SWOT ve PESTLE analizleri ile teknolojik, sosyal, ekonomik, politik, yasal ve çevresel durum ve risklerinin belirlenmesi, dış tehdit ve fırsatlar ile iç güçlü ve zayıf yönlerin tespit edilmesinin sağlanması. Stratejinin doğru bir şekilde oluşturulmasının ardından ise tespit edilen tüm dış ve iç risklerle birlikte stratejik planın uygulanması aşamasında ortaya çıkabilecek yeni risklerin bütünsel bir bakış açısı ve yöntemiyle yaklaşacak olan aktif bir Kurumsal Risk Yönetimi sistematiği ile yönetilmesi.
 
Kurumsal Risk Yönetimi sistematiğiyle şirketler risklerin belli bir kısmına odaklanmaktan ziyade tüm risklere aynı standart bakış açısıyla yaklaşma imkânı elde edebiliyor. Bu yöntem sonucunda oluşan çıktılarla şirket yöneticileri tıpkı bir otomobil sürücüsü gibi aynı anda hem hız hem yakıt hem de dışarıda buzlanma riskini göstergelerden zamanında görerek risk oluşturan konuda gerekli önlemleri hızlı bir şekilde alma imkânı elde edebiliyor. Bu sayede sadece teknolojik değişim riskleri değil, otomotiv sektörü ana üreticilerinin değişen iş modelleri, dünya genelinde gelişmekte olan milliyetçi akımların ana sanayi şirketlerinin çalışma modeline etkisi ve bunun gibi birçok risk alanının sinyalleri zamanında fark edilebilir. Bu ve detaylı bir şekilde analiz edilerek belirlenen kritik risklerin yönetilerek tehlike kısımlarının bertaraf edilmesi ve fırsatların ele geçirilmesi gerekiyor. Şirketler bazında bu konu etkin bir şekilde ele alınırken, gelecek onlu yıllarda yan sanayiini bekleyen risklerin detaylı bir şekilde çalışılması ve yan sanayi değişim ve dönüşüm modelinin ortaya konulması da bu günden risklerin fırsat ve tehdit etkilerini yönetebilme avantajını bizlere sağlıyor.  
 
Türk otomotiv yan sanayicileri kendi sektörlerindeki stratejik riskleri, operasyonun diğer riskleriyle birlikte nasıl yönetiyor, aksiyonları bütünsel bir bakış açısıyla sistematik ve sürekli bir şekilde ele alıp sonuçlarını takip edebiliyor mu? Teknolojik risklerini doğru belirleyebiliyor ve aksiyona çevirebiliyor mu? İnovasyona yeterince önem veriyor mu? 10 yıl sonra sektörde Kodak’laşmış bir müşteriyle birlikte yok olmamak için üretim, müşteri, teknoloji, tedarikçi risklerini nasıl yönetiyor? Tüm bu değişim risklerine vereceğimiz cevaplar bizim bir üretici olarak geleceğin Foxconn, STM’i olarak parlayıp belki de müşterimizi satın mı alacağımızı yoksa Elcoteq gibi yok mu olacağımızı belirlerken ülke olarak da 36 yılda GSYİH sıralamalarında 35 sıra yükselen Güney Kore (1980’de 64’lükten 2016’da 29’luğa çıktı) mi yoksa 35 sıra gerileyen Bulgaristan (1980’de 45’cilikten 2016’da 80’inciliğe geriledi) mı olacağımızı da belirleyecek.
 
Gelin stratejik olarak düşünelim, planlı hareket edelim ve önümüze çıkabilecek riskleri zamanında ve doğru şekilde öngörerek önlemlerimizi geç olmadan alalım ve riski fırsata çevirelim. Hem kendi ve güzel ülkemizin mirasımıza sahip çıkalım, onu koruyalım, hem de risklerimizi doğru yöneterek çocuklarımız ve gelecek nesillerimize üzerine bina edebilecekleri daha da zengin bir miras bırakalım.
 
İletişim İçin: erdem.prekic@iccdanismanlik.com.tr 
 
MAKALE DETAYI İÇİN TIKLAYINIZ 30 Mart 2017 Perşembe